MUSUL ÜNİVERSİTESİ MUSUL BÖLGESEL ÇALIŞMALARI MERKEZİ
BAŞKANI PROF. DR. IBRAHIM HALİL AL-ALAFF İLE YAPILAN RÖPORTAJ
ORSAM: ORSAM okuyucuları için kendinizi tanıtabilir misiniz?
Prof. Dr. İbrahim Halil El-Alaff: Benim adım Prof. Dr. İbrahim
Halil El-Alaff, Musul Bölgesel Çalışmaları Merkezi Başkanı ve modern
tarih profesörüyüm. Hoş geldiniz ORSAM'dan Sayın Nebahat. Sayın Hasan
Kanbolat ve bu merkezdeki kardeşlerimiz ve arkadaşlarımız, çok yakın
arkadaşım Habib Hürmüzlü'ye teşekkür etmek istiyorum. Geçen sene
merkezinizi ziyaret etmiştik. Sürekli olarak web sitenizi takip ediyorum.
Dün Suriye-Türkiye ilişkileri ile ilgili bir makalenizin çıktısını aldım
mesela. Daima ORSAM'la temaslarımız sürüyor ve onlarla birlikte
çalışıyoruz. Sonraki toplantının Musul veya İstanbul’da düzenlenmesini
arzuluyoruz, çünkü Irak ve Türkiye arasında gelişen ilişkiler ışığında
incelenmesi gereken birçok konu var.
Geçen sene Ankara'da düzenlenen sempozyumdan bahsettiniz. Geçen sene
Türkiye’de ve bugün Musul’da düzenlenen ve gelecekte düzenlenmesi
planlanan sempozyumlarla ilgili bize kısa bilgi verebilir misiniz?
Bu konferans Irak ve Türkiye'de yatırım, ekonomi, su, bilimsel alanda
işbirliği ve üniversiteler konusunda hem Türkiye hem de Irak'lı uzman
arasında uzlaşıyı derinleştirmeye yardımcı olacaktır. Bu tür ilişkiler
geliştirirken, bu konuda bize yardımcı olacak ortak bir uzlaşı sağlamak
için birlikte oturmalı ve görüşmeliyiz.
Bugün bu sempozyum aracılığıyla, birçok akademisyen, entelektüel ve
uzman bir araya gelme ve fikirlerini paylaşma fırsatını buldu. Benzer bir
şekilde işadamlarını da toplamayı planlıyor musunuz?
Evet, yalnızca bilim adamları değil, aynı zamanda tüccar, iş adamı,
profesyonel ve çiftçi ve öğrenciler dahil elinde sermaye bulunduran
herkes için benzer toplantılar yapmalıyız. Bu tür ilişkileri resmi
çerçeve sınırlamamalıyız. Diğer gruplar arasında da ilişkiler geliştirmek
istiyoruz. Bu her iki milletin bir araya gelmesine yardımcı olacaktır.
İlişkilerin resmi temaslarla sınırlanması bizim için yeterli olmayacaktır.
İnsanlar arasında işbirliğini sağlamalıyız.
Halklar arasındaki ilişkileri geliştirmeyi amaçladığınızdan
bahsettiniz. Bu noktada, Irak ve Türkiye halkları arasında popülariteyi
artırmak için ne tür projeleriniz var?
Bu projeyle Irak ve Türkiye arasındaki mevcut durum ve ilişkilerle
ilgilenen üniversitelerdeki metinler ve müfredatın yeniden gözden
geçirileceğini düşünüyorum. Irak ve Türkiye'den gelen tarihçiler bu
müfredatı oluşturmak için bir araya gelip, her iki ülke için uzlaşı
sağlamaya ve bu tür ilişkiler geliştirilmesine inanan yeni bir nesil
yaratmaya yardımcı olacak yeni bir müfredatta karar kılabileceklerdir.
Projeleriniz Türkiye ve Irak arasında ilişkileri geliştirmeyi
amaçlıyor. Bu konuyla ilgili Türkiye'den beklentileriniz nelerdir?
Öncelikle bahsettiğim bu müfredatı hazırlamak için, özellikle de Irak
tarihi ve coğrafyasıyla ilgili ORSAM'ın yardımlarına ihtiyacımız var.
İlişkilerin geliştirilmesine engel oluşturan tüm olumsuz noktaları ve yan
etkileri ortadan kaldırmak için Türk tarih ve coğrafyası hakkında bir
kitap hazırlayacağız. Öğrencilere, üniversite ve okullardaki çalışanlara
Türkiye'de ortak bir tarih, iyi komşuluk ilişkileri ve olumlu
davranışlara dayanan kardeşleri olduğuna inanmalarında yardımcı olmalıyız.
2000'li yıllar bölgede birçok değişikliği yanında getirdi. Tüm bölge
hızlı ve keskin bir değişin süreci içinde. Bu bakımdan Türkiye ve Irak
arasında gelişen ilişkileri bir uzman olarak nasıl yorumluyorsunuz?
Irak Türkiye ilişkileri şu anda iyi. Türkiye dış politikası konusunda
mutluyuz. Özellikle Ahmet Davutoğlu görevi üstlendikten sonra, bu arada
“Stratejik Derinlik” adlı kitabının Arapçasını okuduğumu belirteyim,
ilişkiler gelişmiştir. Kitabı ve politikaları Irak ve Türkiye arasında
sıfır sorun politikasıyla Arap ülkelerine olumlu bir uzlaşı aşılıyor ve
Türkiye için olumlu bir tutum oluşturmaya çalışıyor. Bunun yalnızca resmi
ilişkilerle kalmayıp, aynı zamanda örneğin eski dilde Türkiye'ye
benzerliğinden dolayı “Küçük İstanbul” denen Musul'daki aktif siyasi
güçlere de yardımı dokunacaktır. Musul 1517'de Osmanlı Devleti'nin
girdiği ilk şehir ve ayrıldıkları son şehirdir. Musul'un Türkiye ile
ortak bir tarihi var, Mardin Nusaybin gibi birçok Türk şehri Musul'un
kardeş şehridir.
Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.
* Bu röportaj 29 Haziran 2011 tarihinde ORSAM Ortadoğu Uzman
Yardımcısı Nebahat Tanrıverdi O tarafından Musul’da düzenlenen
“Irak-Türkiye İlişkileri: Müşterek Tarihten Sürdürülebilir İşbirliğine”
Sempozyumu sırasında gerçekleştirilmiştir.
|
ليست هناك تعليقات:
إرسال تعليق